Artık Aysel de Herkes Gibi
Attila İlhan, Nazım Hikmet, Virginia Woolf ve nicelerinin anısına;
‘Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder’ derler ya.. Yarım aşık ya da yarım kalan aşklar insanı neyden eder? Ya da neye kavuşturur?
Artık aramızda Leyla Mecnun ve diğer ‘okb’ ikililer kalmadı belki hiç Tahir de Zühre de kalmadı ama Aysel Ayselliğinden ne kaybederdi Attila onu sevmeseydi? Aysel Aysel miydi ki?
Aysel belki de zaten herkes gibiydi ama artık bunu anlaması için bir Attila’ya ihtiyacı vardı. Attila belki de Aysel’den korkup kaçarken onu incitmemek için uydurmuştu bu Aysel’liği. Belki de gerçekten dediği gibiydi. Artık ne Attilalar biliyor kendini, ne Ayseller.
Artık herkes herkes gibiydi ve hep de öyleydi aslında. Sadece yarım kalmışlıklarımız, bu çılgınca hepimizi tüketen hayat, ekmek kavgamız, bazen hırslarımız, bazen arzularımız ve korkularımız belki bizi yamalı, yarım yamalak yaşanmak zorunda kalan bir hayata gark etmişti atalarımızdan kalan müstesna manevi mirasa ek olarak . Ve öyle yaşıyoruz işte.. kimi kendini Attila sanıyor, kimini Zühre ya da Aysel paklıyor.
Hepimizin biricik ama aynı türden olduğumuzu unutmadan, bir gün toprakla buluşacağımızı ve geriye sadece hoş bir sada kalmasını arzu eden Virginia Woolf’un da dediği gibi “Ne hoş bir güzelliği vardır, hafif adımlarla dünyadan gülümseyerek geçenlerin. Kimseye bir kötülüğü dokunmadan yaşayanların, onurlu bir yaşamı seçenlerin.” -deki kişi olabilme arzusunu ve çabasını hiç yitirmeden yaşayabileceğimiz, birbirimizi de kendimizi de kırıp dökmeden insan gibi severek, sevmeye vakit de yürek de bulacak kadar maddi manevi kaynaklarla donatılmış mutlu yaşayıp, mutlu ölebileceğimiz bir hayat ve Dünya diliyorum hepimize.
Yorum bırakın