Her zamanki gibi Ömer eve geldiğinde saat sekizdi ve akşam haberlerini izlemek üzere televizyonu açtı. Yine trafik kazası olmuştu, İstanbul’da sel ve Doğu’da şehit vardı. Neyse ki gazetedeki 3. sayfa haberlerini ana haber bülteninde yayınlamıyorlar, diye geçirdi aklından ve olumlu bir şeyler yakaladığı için sevindi. Başbakan yurtdışına 511. gezisini yapmıştı. İnternette okuduğu şimdiye kadar ki tüm liderlerin yurt dışı gezileriyle ilgili istatistiksel veriyi hatırladı. Atatürk’ün gezi sayısının şimdiki Başbakan’ınkine olan oranının %1 olduğunu düşündü
Ve hemen ardından gerçeklerden kopup, insanlara şırınga edilen, dünyayı düşündü. Başbakanlar, ülkeler, sınırlar, insanlar, hastalıklar, evlilikler, sözde aşklar, ilişkiler, bunlarla ilgili sohbetler… Şu yaşta şöyle olur, bu yaşta böyle olurlar…
Ergenlik sorunları. Ergenlik sorunları da tıpkı ergenlik sivilceleri gibiydi. İnsanların, yine biz insanlar için kurguladıkları; hayata ayak uydurabilmek adına kategorizeleştirilmiş olgular… Herkesin senden ergenlikte olduğun için, ergenlik sorunları yaşamanı bekledikleri zamanlarda, uyumlu bir kişilksen, yaşadığını ya da olumlu bir şahsiyetsen onu da öyle bir dönem olarak kabul edip, her şeye rağmen mutlu olduğunu; veya kendi gibi düzene karşı olup, herkesin senden bocalamanı, hata yapmanı beklerken, sırf onların beklentilerini boşa çıkarmak adına oldukça olgun tavırlar sergilemeni hatta, bu olgunluğunun karşısında; akranların kırılıp dökülürken ve birbirlerini onarmaya çalışırken; en başta senin kendinle gurur duyduğunu… Böylece sen diğerlerinden bir adım önde, daha akıllı olmuşsundur. Aşmışsındır sözüm ona birçok şeyi ama tıpkı zamanında patlamayan ergenlik sivilceleri gibi, dönemin gerektirdiği şeyleri yaşamamış olmak; yine tıpkı ergenlik sivilceleri gibi sonradan mutlaka patlak verir. Tıpkı Ömer de olduğu gibi. Onun ergenlik döneminde tek bir sivilcesi bile olmamıştı. Fakat an itibariye yüzünde ve vücudunda onlarca sivilce vardı. İlk başlarda bunların sebebini iş stresine bağlamıştı; ancak artan sivilceler onun soluğu doktorun kapısında almasına neden oldu. Cildiye uzmanı Hayriye Kollu, diğer doktorlardan biraz farklıydı. Diğer doktorlar, sebebine tıbben kendi alanlarıyla ilgili bir açıklama getiremediklerinde, hastalıkları genellikle psikolojiye bağlarlardı. Hatta bu duruma da bir isim bulmuşlardı. Psikosomatik. Ee, ne de olsa ‘gerçek’ dünyada her şeyin bir karşılığı vardı. İnsanoğlu her şeye bir açıklama getirmek suretiyle, yabancı olduğu bu dünyayı, kendileştirip, korkularının üstesinden gelebilirdi ancak. Lakin, Hayriye Hanım, muhakkak kendi alanıyla ilgili bir teşhis koymadan önce, kolay kolay psikoljiye girmezdi. Çünkü o psikoloji biliminin fizyolojiden, ayrı bir bilim dalı olduğunu kabul etmiyordu. Ömer’in sivilcelerinin sebebini de bünyede fazlalaşan azot miktarına bağlamıştı. Bunun tıbbı adı ise, ‘Somarokolis’ idi. Hayriye Hanım, Ömer’in reçetesine iki hap ve iki losyon yazdı. İlaçları Ömer’in sağlık sigortası karşılayacaktı fakat diğerleri cilt bakımına girdiğinden, onları Ömer’in kendisi alması gerekiyordu. Ömer ‘yarı sosyal devlet’ diye düşündü ve alaycı bir şekilde gülümsedi. Tüm bunlar dört saniye içinde aklından geçmişti. İnsan beyninin ne kadar hızlı çalışıyor; son dört günde yaşadığı olayların dörtte birini dört saniye içinde, yeniden yaşamıştı düşünce akışında. Quantum fiziği haklı mıydı acaba? Daha fazla düşünmek istemediğini fark ettiği anda, beynin çok hızlı çalıştığını; çok uzun zamanda yaşanan, ızdırap veren olayların, birkaç saniyede hatırlanıp, unutulduğunu fakat bu hızın bir bedeli olduğunu düşündü. Beyin ne ilginç bir şeydi, kendi verdiği komutu kendi kaale almayabiliyordu zaman zaman. Acaba bu ihanetsizliği ona yaptıran, duyguların barınağı kalp miydi yoksa, daha ulvi bir yerden mi geliyordu bu sözde ihanetsizlik, yani ruhtan? İki sarır evvel ki bedel, düşünmenin kendisiydi aslında. Düşünmek demek yaşamdan kopmak demekti. Yaşama zararlı bir mola vermek demekti. Ve düşünme hastalığı diye bir şey olduğunu düşündü ve kendinin de an itibariye düşündüğünü fark edince, kendinin de o hastalığa yakalanmış olabileceğini düşündü 🙂
Bu, ergenlik sivilcelerinin ergenlik dönemine benzediği teorisini de yine sırf doktorun tezine uygun düşmemek için kendi kafasından icat etmiş olabileceğini düşündü nihayet.
Yorum bırakın